Home

reseptörleri

Reseptörleri, hücrelerin dışarıdan gelen sinyalleri algılayan ve bu sinyale yanıt üreten özel proteinlerdir. Ligand adı verilen uyarıcılar reseptöre bağlanır ve konformasyonel değişiklikler yoluyla hücresel sinyal iletimini başlatır. Bu süreç, hücrenin metabolik durumunu, yönelimini veya gen ifadesini değiştirebilir. Reseptörler, hormonlar, nörotransmitterler, büyüme faktörleri, ışık veya mekanik uyarılar gibi çeşitli ligandı karşılar.

Membran reseptörleri üç ana gruba ayrılır: G protein bağlı reseptörleri (GPCR’ler), enzim bağlı reseptörler (örneğin tirozin

Sinyal iletimi, reseptöre bağlı aracılarla gerçekleşir; örneğin cAMP, IP3, DAG, Ca2+ gibi ikinci mesajcılar kullanılır. Bu

kinaz
reseptörleri
ve
serin/treonin
kinaz
reseptörleri)
ile
ligand
kapılı
iyon
kanalları.
Bu
reseptörler
hücre
zarında
bulunur
ve
sinyal
iletiminde
hemen
hemen
her
fizyolojik
süreç
için
geçirgenlik
ve
kinaz
aktivasyonu
gibi
yanıtlar
tetikleyebilir.
İçeride
bulunan
reseptörler
ise
lipofilik
ligandı
geçirerek
sitoplazmada
veya
çekirdekte
görev
alır;
nükleer
reseptörler
steroid
hormonları
gibi
maddelerle
çalışarak
gen
ekspresyonunu
dolaylı
olarak
değiştirir.
kaskadlar
hücresel
yanıtı
koordine
eder
ve
hücre
davranışını
değiştirebilir.
Reseptörler,
desensitizasyon,
down-regülasyon
ve
up-regülasyon
gibi
regülasyon
mekanizmalarıyla
zamanla
duyarlılıklarını
ayarlayabilir.
Farmakolojide
reseptörler
temel
hedeflerdir;
agonistlerle
aktive
edilip
antagonistlerle
bloke
edilerek
çeşitli
hastalıkların
tedavisinde
rol
oynar.
Reseptör
çeşitliliği
ve
dokudaki
ifade
deseni,
farklı
dokularda
özgün
yanıtlar
doğurur.