Home

görelilik

Görelilik, fiziksel süreçlerin ölçümünde farklı referans çerçevelerinin hareket durumlarına bağlı olarak farklı sonuçlar ortaya çıkabileceğini öne süren kuramlar bütünü olarak tanımlanır. İki ana bileşene ayrılır: özel görelilik kuramı ve genel görelilik kuramı.

Özel görelilik kuramı (1905), ışık hızının boşlukta sabit kalması ilkesini temel alır ve gözlemcinin hareketine bağlı

Genel görelilik kuramı (1915), gravitasyonu kuvvet olarak değil, kütle-enerjinin uzayzamanı eğriltilmesiyle ortaya çıkan bir etkileşim olarak

Tarihsel olarak Einstein, 1905 yılında özel göreliliği, 1915’te ise genel göreliliği ileri sürmüştür. İlk önemli gözlemsel

olarak
zamanın
yavaşlaması,
uzunluğun
küçülmesi
ve
simultanitenin
göreceliliği
gibi
sonuçlar
doğurur.
Enerji
ile
kütle
arasındaki
ilişki
E=mc^2
şeklinde
özetlenir;
bu,
kütlenin
enerjiye
dönüşebileceğini
gösterir.
Özel
görelilik,
yalnızca
ivmesiz
(hız
sabit)
referans
çerçevelerini
kapsar.
açıklar.
Eşdeğerlik
ilkesi
temel
alınır;
Einstein
alan
denklemleri,
maddesel
içerik
ile
uzayzamanın
geometrisi
arasındaki
ilişkiyi
tarif
eder.
Bu
kuram,
gravitasyonel
kırmızıya
kayma,
ışık
bükülmesi,
zamanla
ilgili
farklı
etkiler
(gravitasyonel
zaman
genişlemesi)
ve
gravitational
dalgalar
gibi
öngörüleriyle
deneysel
olarak
desteklenmiştir.
doğrulamalar
güneş
tutulması
sırasında
ışığın
yıldızlar
yakınından
sapması
ve
daha
sonraki
deneylerle
gerçekleşen
testlerle
gelmiştir.
Görelilik,
modern
fiziğin
temel
taşlarından
biri
olarak
kuantum
kuramları,
kozmosbilim
ve
günlük
teknolojide
(örneğin
GPS
hassasiyeti)
geniş
uygulama
alanları
bulur.
Ancak
özellikle
kuantum
etkileriyle
birleştirilmesi
gereken
bir
kuantum
gravitasi
alanında
hala
çalışılan
bir
konudur.